28 Eylül 2009 Pazartesi
ŞİFRE NASIL OLUŞTURULMALI?
Önbilgi: Şifreler nasıl çalınır/çözülür?
Şifrenizin çalınması için birkaç yol var aslında. Bunlardan biri şifrenizin siz girerken çalınması:
• Keylogger: Keylogger‘lar ve bazı trojan‘lar klavyeden girdiğiniz her tuşu kaydeder, yani şifrenize kötü niyetli kişi kolayca ulaşabilir. Özellikle internet kafe gibi kamuya açık yerlerde en büyük sorundur. Ancak keylogger’ların yapamadığı birşey varsa o da mouse tıklamalarını kaydetmiyor olmalarıdır. Aşağıdaki birkaç şifre tekniği bu sayede keylogger’lara karşı korunmalıdır.
• Yan gözle şifre çalmak: Shoulder surfing diye bilinen bu teknikle kötü niyetli kişi çaktırmadan şifrenizi öğrenebilir. Çoğu zaman başarısızlıkla sonuçlanan bu denemelere karşı şifrenizi hızlı yazmak ve dikkatli olmak en iyi korunma olacaktır.
Diğer bir olasılık ise deneme yoluyla şifrenizin bulunması. Ancak fazla korkulacak bir durum yok, zira çoğu site bir kullanıcının milyon kere şifre denemesine izin vermez. Yine de saldırı metodları hakkında bilgi sahibi olun:
• Brute Force: Kaba kuvvet olarak çevirebileceğim bu yöntemde kötü niyetli kişi şifrenizi bulmak için her karakter dizisini, yani tüm olasılıkları dener. Her konuda en amele yöntem olduğu için Brute Force yerine Dictionary Attack tercih edilir.
• Dictionary Attack: İnsanlar şifrelerini kolay hatırlamak için genelde bir kelime ve birkaç rakam kullanırlar. Dictionary Attack yönteminde önceden tanımlanmış bir sözlükten seçilen kelimeye bir ya da iki rakam eklenerek olasılıklar oluşturulur. Yani, isminiz ali ve doğum tarihiniz 1973 ise ali73 şifresi ne yazık ki çok zayıf bir şifre olarak nitelenebilir.
• Şans: Birinin gelip şifrenizi doğru tahmin etmesi durumuna denir. Şifreniz eğer ailenizden bir isim, doğum tarihiniz, ya da 1234 değilse mevzubahis şahsı alnından öpmek gerekir. Şaka bir yana, aslolan şifrenizi iyi seçmeniz ve korumanızdır.
Şifrenizin kırılması da bir olasılık. Eğer hesabınızın bulunduğu sitedeki bilgilere kötü niyetli biri erişirse, genelde hash olarak tutulan şifrenizin bulunmasını zorlaştırmak için:
• Şifrenizi farklı setlerden karakterler kullanarak oluşturun (Büyük-küçük harfler, rakamlar, noktalama işaretleri, vs.)
• Şifreniz ne kadar uzun olursa o kadar şanslı olursunuz.
Ancak bu yazının amacı zor hatırlanan şifreleri övmek değil, aksine kolay hatırlanan ve kaliteli şifre oluşturmanızı sağlamak. İşte yöntemler:
Bileşik Şifre Metodu
Ilya Lichtenstein‘ın önerdiği yöntemin adı Bileşik Şifre Metodu, basit ama etkili bir şifre seçme yöntemi. Örneğin kköepdeik bir bileşik şifre, nasıl olduğunu anladınız mı? Bu bileşik şifredeki iki kelime köpek ve kedi. Sadece şifre bir kelimenin içine diğer kelimeyi yazmaktan oluşuyor. Ya hatırlanabilirliği? Sanırım şifre sahibi ağır bir rahatsızlık geçirmedikçe köpek ve kedi kelimelerini unutmayacaktır.
Bileşik şifre şöyle kullanılıyor: Önce ilk kelimeyi yazıyorsunuz, daha sonra fare ile ilk karaktere tıklayıp ikinci kelimenizin her harfini yazarken imleci bir sağa kaydırıyorsunuz, işte bu kadar!
Şimdi bu yöntemin avantajlarını inceleyelim:
• Keylogger programlara karşı avantajlı, çünkü yazdığınız şifre köpekkedi‘den başka birşey değil,
• Yan gözle şifre çalanlara karşı diğer elinizle imleci kaydırdığınızı gizleyebilirsiniz,
• Oluşan şifre herhangi bir sözlükte olmadığından Dictionary ataklara karşı,
• Şifrenizin uzunluğu arttığından Brute Force ataklara karşı avantajlı olursunuz.
Dikkat ettiyseniz oluşturduğunuz şifreye yeni bir karakter setinden eleman eklemediniz. Güvenli MD5 Kullanımı yazımda belirttiğim gibi, şifrenize rakamlar ve özel karakterler eklemeniz şifrenizin kırılmasını zorlaştıracaktır. Ancak Bileşik Şifre Metodunun bu dezavantajını kolay hatırlanabilir olması sebebiyle göz ardı edebiliriz.
Gelişmiş bir Bileşik Şifre Önerisi
Yukarıda belirttiğim gibi, Ilya Lichtenstein’ın yazısı kadar yapılan yorumlar da kaliteli ve yararlıydı. İsmini belirtmeyen bir okurun Bileşik Şifre Metodu ile ilgili önerisi ise şöyle:
Bileşik şifrenizi oluşturan iki kelimeden birini kolay hatırlayabileceğiniz bir numara ile değiştirin, örnek olarak bir telefon numarası. Bunu iki kere tekrarladığınız zaman araya bir özel karakter koyun, böylece şifreniz kolay hatılanır zor kırılır. Önceki metoddan kat be kat iyi.
Örnek olarak telefonu 2234567 olan arkadaşınız Ahmet ve telefonu 4345566 olan Pelin‘i şifrenizde kullanabilirsiniz. İlk şifreyi oluşturduktan sonra bir ünlem (!) işareti, ikinci şifreyi de bitirdikten sonra da bir yıldız (*) koyarsanız, yıldızlı pekiyi hak eden bir şifreniz olacaktır: A2h2m3e4t567!P4e3l4i5n566*
Cümleden Şifre Metodu
Porto Riko’dan bir tıp öğrencisinin önerisi ise ilginç: içinde rakamlar da bulunan, kolay hatırlanabilir bir cümle oluşturup bu cümleye bir algoritma uygulayarak şifrenizi oluşturun.
• Cümle: Oğlum Reha’nın 13′üncü doğumgününü Antalya’daki evimizde kutladık.
• Algoritma: Cümledeki her kelimenin ilk harfi
• Şifre: OR1dAek
Yöntem gayet kolay hatırlanabilir, oluşturulan şifreler ise büyük-küçük harfler ve rakamlar bulundurduğundan kaliteli. Fakat Bileşik Şifre tekniğindeki Keylogger‘lara karşı avantajımız bunda pek de mevcut değil. Olsun, şifreniz En Yaygın 10 Şifre listesinin yakınından bile geçmiyor ya, o yeter…
Klavye Deseni Metodu
Jamon Terrell, yazıya yaptığı yorumda Klavye Deseni Metodunu açıklıyor. Pek yazarak açıklayabileceğim bir yöntem değil, bu yüzden şifre örneklerine bakın, eminim çözeceksiniz:
• 6%YtGhNb
• 1′WqAsXz
• 2^EwSdCx
• 3+ReDfVc
• 4%TrFgBv
Bunlar gibi istediğiniz klavye desenini oluşturabilirsiniz, örneğin ben MnHjUy&7 şifresini kullanıyorum -şaka tabii ki-.
Bu yöntemle farklı siteler için farklı şifreler üretmeniz mümkün, sadece hangi sitenin şifresine hangi karakterle başladığınızı hatırlayın yeterli. Klavye Deseni yöntemi kaliteli şifreler üretse de yine Keylogger programlara karşı savunmasız, ayrıca farklı tip klavyelerde elinizi kolunuzu bağlayacak özellikte. Seçim sizin.
Umarım bu kolay hatırlanabilir ama kaliteli şifre oluşturma teknikleri sizin için yararlı olmuştur. Son söz olarak hatırlatmakta yarar var: şifrenizi iyi seçmeniz kadar iyi korumanız da önemlidir.
26 Eylül 2009 Cumartesi
BIBI'nin BM konusmasi (turkce)
ISRAIL BASBAKANI
BENYAMIN NATANYAHU'nun
BM KONUSMASI
(TURKCE TERCUMESI)
Bugün, 15:47
Sayın Baskan, Bayanlar ve Baylar,
62 sene kadar önce Birlesmis Milletler, 3,500 senelik geçmise sahip Yahudilerin,
atalarının yurdunda kendi devletlerini kurmaları hakkını tanıdı. Bugün burada Yahudi
Devleti Israilin Basbakanı olarak, ülkemin ve halkımın adına size hitab ediyorum
Birlesmis Milletler Ikinci Dünya savası katliamı ve Yahudi soykırımı dehseti
sonrasında kuruldu.
Görevi bu korkunç olayların tekrarını önlemekti. Bu görevi günümüze kadar
gerçeklere sistematik bir sekilde saldırmaktan daha fazla zayıflatan hiç birsey olmadı.
Dün Iran Cumhurbaskanı bu kürsüde antisemit iddialarını kustu. Sadece birkaç gün
önce Yahudi soykırımı Holokostun bir yalan olduğunu iddia etti.
Geçen ay Berlin yakınlarında bir villaya gittim. Bu villada, 20 Ocak 1942 tarihinde,
büyük bir ziyafette toplanan yüksek Nazi yöneticileri Yahudi halkını nasıl imha
edeceklerine karar verdiler. Bu toplantının tutanakları Alman hükümetleri tarafından
senelerce itinayla saklandı.
Iste Nazilerin Yahudileri imha için kesin talimatlar içeren bu tutanağın bir kopyası.
Bu bir yalan mı?
Bir gün öncesi Wannsee deydim. Bana Berlinde Auschwitz-Birkenau temerküz
kampının orijinal planları verildi. Bu planların altındaki imza Hitlerin yardımcısı
Heinrich Himmlerin kendisinin. Iste burada bir milyon Yahudinin öldürüldüğü
Auschwitz-Birkenau temerküz kampı planlarının bir kopyası. Bu da mı bir yalan?
Geçtiğimiz Haziran ayında Baskan Obama Buchenwald temerküz kampını ziyaret etti.
Baskan Obama bir yalana mı saygısını gösterdi? Auschwitzden sağ çıkabilenlerin
kollarında Nazilerin dövmeyle yazdığı numaralar hala durur. Bu dövmeler de mi
yalan?
Dünya Yahudilerinin üçte biri bu felakette hayatlarını kaybettiler. Benim ailem dahil
her Yahudi ailesi felaketi yasadı. Esimin büyük anne ve babaları, babasının iki kız ve
üç erkek kardesi, tüm amca teyze ve kuzenlar Naziler tarafından öldürüldü. Bu da mı
bir yalan?
Dün bu kürsüden Yahudi Soykırımı Holokosta yalan diyen bir adam bu kürsüden
konustu. Bu konusmayı dinlemeyi reddedenlere ve protesto için toplantıyı
terkedenlere övgülerimi sunuyorum. Ahlaki durusunuz ülkelerinizi sereflendirdi.
Ancak buraya gelip bu Soykırım inkarcısını dinleyenlere, Yahudi halkı, kendi halkım
adına soruyorum. UTANMADINIZ MI? Hiç mi edebiniz yok? Soykırımdan sadece
60 sene sonra 6 milyon Yahudinin öldürülmesini bir yalan olarak gösteren ve Đsraili
yoketmeye and içen bir adama mesruiyet kazandırdınız. Bu, Birlesmis Milletler
Antlasmasıyla alay etmek gibidir.
Belki bazılarınız bu adamın ve iğrenç rejiminin sadece Yahudileri tehdid ettiğini
düsünüyorsunuz. Hatalısınız. Tarih boyunca defalarca Yahudilere karsı baslayan
saldırılar eninde sonunda diğer birçoklarını da içine çeker.
Đran rejimi yüzyıllarca uykudan sonra, otuz sene önce tekrar baskaldıran asırı fanatızm
ve tutuculukla atesleniyor.
Son otuz senede bu fanatizm kurbanlarının kim olduğunun umurunda olmadığı ölüm
saçan bir siddet getirdi. Duygusuzca Müslüman Hristiyan Yahudi Hintlileri katletti.
Birçok örgütü kapsayan bu acımasız inancın müritlerinin amacı insanlığı ortaçağa geri
götürmektir. Yapabildikleri her yerde çağdısı bir disiplinle yönetilen bir toplum, ve
kadınların, escinsellerin ve inancı tam olmadığı varsayılan herkesin baskılara boyun
eğmek zorunda kaldığı bir rejim getirirler.
Bu fanatiklerle mücadele inançları veya medeniyetleri birbirlerine düsürmez.
Medeniyeti barbarlığa, 21 inci yüzyılı 9 uncu yüzyıla, hayatı kutsal sayanları ölümü
yüceltenlerle karsı karsıya getirir.
9 uncu yüzyılın ilkelliği 21 inci yüzyılın gelismesinin yanında zayıf kaır.
Mutlaka hürriyetin cazibesi, teknolojinin gücü ve iletisimin kuvveti galip gelecektir.
Sonuçta geçmis geleceğe boyun eğdiremez. Gelecek tüm halklara muhtesem ümitler
sunuyor. Đlerlemenin hızı kat kat süratleniyor. Matbaadan telefona varmak yüzyıllar
aldı. Telefondan bilgisayara sadece onlarca yıl, ve bilgisayardan internete varmak
sadece birkaç yıl sürdü.
Birkaç sene önce imkansız dediğimiz buluslar eskidi bile; olacak değisiklikleri
zorlukla kavrayabiliyoruz. Genetik kodu çözeceğiz. Devası olmayan hastalıklara çare
bulacağız. Ömrümüz uzayacak. Fosil yakıtlara ucuz alternatifler bulacağız ve
dünyamızı temizleyeceğiz.
Kendi ülkem Đsrailin, bilim ve teknoloji, tıp, biyoloji, tarım ve su, enerji ve çevre
alanlarındaki gelistirdiği yenilik ve buluslarıyla bu gelismelerin ön saflarında
olmasından gurur duyuyorum. Bu gelismeler insanlığa tahminlerimizin ötesinde güzel
bir gelecek vaadediyor.
Fakat en ilkel fanatizm en öldürücü silahları elde ederse, tarihin akısı bir zaman için
tersine dönebilir.
Ve geçmiste Nazilere karsı kazanılan zafer gibi, ilerleme ve hürriyet yanlıları ancak
insanlığın kan ve iskenceden olusan korkunç bir hesaplasmasından sonra galip
gelebilirler.
Bu nedendendır ki bugün dünyayı tehdid eden en ciddi tehlike dini fanatiklerin kitle
imha silahlarını ellerine geçirmeleridir. Birlesmis Milletlerin de öncelikle ve en acil
yapması gereken, Nükleer silahların Tahrandaki despotların eline geçmesini
önlemektir
Birlesmis Milletler üye devletleri bunu yapabilirler mi? Uluslararası topluluk, hürriyet
isteyen kendi halkını bile terörize eden despotlara karsı gelebilecek mi?
Herkesin gözü önünde seçim sonuçlarını çalıp bunu protesto eden Iranlıları
sokaklarda kendi kanlarında boğarak öldüren diktatörlere karsı bir eylem yapacak mı?
Uluslararası topluluk dünyanın en tehlikeli terör destekleyici ve uygulayıcısını
önleyebilecek mi?
Bunlardan da önemli, uluslararası toplum Irandaki terörist rejimin atom bombaları
gelistirip bütün dünya barısını tehlikeye atmasına engel olabilecek mi?
Cesur Iran halkı bu rejime karsı koyuyor. Bu binanın dısındaki binlerce gösterici dahil
dünyadaki temiz kalpli insanlar da onları destekliyor. Birlesmis Milletlerde bu
insanları destekliyecek mi?
Bayanlar ve Baylar, Birlesmis Milletler doğru olanı yapacak mı bilemiyoruz. Hatta,
son gelismeler bunun süpheli olduğunu gösteriyor. Burada bazıları, teröristler ve
onların patronları Iranlıları suçlamak yerine terör kurbanlarını suçladılar. Bu BM nin
son günlerde açıkladığı Gazze raporunda, haksizca teröristleri değil onların
hedeflerinin suçlanmasıyla oldu.
8 uzun sene zarfına Hamas Gazzeden Israil sehirlerine binlerce roket ve havan
topu attı. Senelerce bu roketler kasten sivilleri hedef alırken bu olayı kınıyan bir
tek BM kararı alınmadı.
Bu sekiz senede ismiyle faaliyetlerinin alakası olmayan “BM Insan Hakları
Konseyi”nden bu konuda hiç ama hiç birsey duymadık.
2005 te barıs sürecine hız vermek için Israil "Gazze"nin her santiminden tek taraflı
çekilme kararı aldı. 21 yerlesim merkezini yıktı ve 8000 Israilliyi evlerinden etti.
Bu bize barıs getirmedi. Barıs yerine Tel Avivden 50 mil güneyde Iran destekli bir
terör yuvası elde ettik. Gazze cıvarındaki Israil sehirlerinde ve yerlesme
merkezlerinde hayat bir kabusa döndü.
Hamasın roketleri durmak bir yana, on misli arttı. Bunun karsılığıda BM gene
sessiz kaldı. Nihayet sekiz sene durmayan hücumlara Israil cevap verme zorunluğunu
hissetti. Bu cevap nasıl olmalıydı? Tarihte sivil halkın üzerine binlece roketin atıldığı
birtek örnek var: Nazilerin Ikinci Dünya Savası sırasında Ingiliz sehirlerini
bombalaması.
Bu savasta Müttefik kuvvetler Alman sehirlerini yerle bir ederken yüzbinlerce sivil
öldü veya yaralandı. Israil baska bir sekilde karsılık vermeyi daha uygun buldu.
Sivillerin arkasına saklanıp sivillere ates ederek çifte bir savas suçu isleyen bir
düsmana karsı Israil cerrahi bir hassasiyetle roket atarları vurmayı denedi.
Teröristlerin roketleri okul ve evlerden atmaları, camileri cephane deposu
olarak ve ambulansları cephane tasımada kullandıklarından bu kolay bir is
değildi.
Buna karsıt Israil savastan zarar göreceklerin sayısını azaltmak için Filistin halkını
bombalanacak yerlerden uzaklasmaları için ikaz etti. Evlerin üzerine sayısız
bildiriler attık. Binlerce yazılı mesaj gönderdik ve binlerce kisiyi cep telefonlarından
arayarak uzaklasmalarını istedik.
Tarihte hiçbir ülke düsmanın sivillerini çatısma bölgesinden uzaklastırmak için
bukadar uğrasmamıstır.
Buna rağmen, saldıranın ve kurbanın bu kadar barizce görüldüğü bir yerde BM Insan
Hakları Konseyi kimi suçlu buldu? Israili.
Kendini mesru bir sekilde savunan bir demokrasi ahlaki boyutta mahkum edilip
asılmıs, parça parça edilmis ve bütün bunlardan sonra haksızca dava edilmistir.
Bu çarpıtılmıs standartlarla BM Insan Hakları Konseyi herhalde Roosevelt ve
Churchill i de savas suçlusu ilan ederdi. Bu adaletin nasıl bir saptırılması? Bu
gerçeğin nasıl bir saptırılması!
Birlesmis Milletler Delegeleri bu maskaralığı kabul edecek misiniz?
Eğer kabul ederseniz Birlesmis Milletler Insan haklarının en büyük tecavüzcülerinin
hukuksal demokrasileri yargıladığı, Siyonizmin ırkçılık olduğunun ilanı ve de
otomatik bir çoğunluk sayesinde dünyanın düz olduğunun bile ilan edebilecek en
karanlık günlerine geri döner.
Eğer bu kurum bu raporu reddetmezse tüm dünya teröristlerine bir mesaj göndermis
olursunuz: Terör yapmakta kar var. Eğer saldırılarınızı sık yerlesim bölgelerinden
yaparsanız bağısıklık kazanırsınız.
Israili kınarken bu kurum barısa da öldürücü bir darbe vuracak.
Neden mi? Đsrail Gazzeden çekildiğinde çoğu kimse roket ve havan atıslarının
duracağını ümit etmisti. Diğerleri hiç olmazsa Đsrailin kendini savunmak için
uluslararası alanda mesruiyet kazanacağını ummustu.
Nerede mesruiyet? Nerede kendini savunma?
Israilin Gazzeden çıkmasını alkıslayıp bizim kendimizi savummamızda destek
vaadeden aynı Birlesmis Milletler simdi bizi – benim ülkemi benim halkımı – savas
suçlusu ilan ediyor. Neden? Kendimizi savunurken sorumlu bir davranıs
gösterdiğimiz için. Ne kotü bir mizah.
Đsrail hakkıyla kendini teröre karsı korudu.
Bu tek taraflı ve haksız rapor tüm hükümetler için bir deneydir. Israili mi terörü mü
destekliyeceksiniz? Bunun cevabını simdi almamız lazım. Simdi ve daha sonra değil.
Çünkü eğer Israilden tekrar barıs için kendini riske etmesi isteniyorsa yarın bizim
yanımızda olacağınızı bugün bilmemiz lazım. Ancak kendimizi savunabileceğimizi
bilirsek barıs için daha fazla risk alabiliriz.
Bayanlar ve Baylar, tüm Israil barıs istiyor. Her ne zaman bir Arap liderinin samimi
bir barıs isteği olduysa barıs yaptık. Enver el Sadatın yönetiminde Mısırla barıs
yaptık. Kral Hüseyinin liderliğinde Ürdünle barıs yaptık. Ve de Filistinliler hakikaten
barıs istiyorlarsa ben ve hükümetim, ve Israil halkı barıs yapacağız. Fakat istediğimiz
hakiki, korunabilen ve daimi bir barıs
1947 'de bu kurum iki halk için iki devlet kurma kararını aldı. Bir yahudi ve bir
Arap devleti. Yahudiler bu kararı kabul ettiler. Araplar reddettiler. Filistinlilerden
istediğimiz 62 senedir reddettiklerini kabul etmeleri: Yahudi devletine evet deyin.
Bizden Filistin devletini kabul etmemiz istendiği gibi Filistinlilerden de Yahudi
milletinin devletini kabul etmeleri istenmeli. Yahudiler Israil toprağında
dısarıdan gelen istilacılar değildir. Bu topraklar atalarımızın topraklarıdır.
Bu binanın duvarlarında Tevratın barıs hayali vardır: "Ulus Ulusa Kılıç
kaldırmıyacak. Savas eğitimi yapmayacaklar artık”. Bu sözler Yahudi kahin Yesaya
tarafından benim ülkemde ve benim sehrimde – Yehuda dağlarında ve Jerusalem
sokaklarında söylendi. Biz bu toprakların yabancıları değiliz. Burası bizim evimiz.
Bu toprağa bu kadar bağlı olmamızın yanında, Filistinlilerin de burada yasadığını ve
kendilerine bir yurt yapmak istediklerini kabul ediyoruz. Amacımız onlarla yanyana,
barısla refah ve haysiyetle yasayan iki hür halk olmak istiyoruz. Fakat güvenliğimizi
de istiyoruz. Bu yüzden Filistinliler Israili tehlikeye atacak birkaç yetki dısında tüm
güç ve yetkilere sahip olacaklar.
Bu nedenle Filistin devleti silahsızlandırılmıs olmalıdır. Jerusalemin
yanıbasında, Tel Aviv tepelerinde Iran tarafından desteklenen ikinci bir Gazze,
bir terör yuvası istemiyoruz.
Barıs istiyoruz.
Bu barısa ulasabileceğimize inanıyorum. Bu barısa ancak ancak barısı yıkmak ve
Đsraili yoketmek isteyen Đran'ın öncülüğündeki teröre geçit vermezsek ulasabiliriz.
Uluslar cemiyetinin vermesi gereken karar, bu teröre karsı mı gelecek yoksa onları
barındırmak mı?
Yetmis sene önce Winston Churchill insanlığın tasdiklenmis öğrenme özürlü
olduğundan – medeni toplumların tehlikelerin onları neredeyse yoketmesine kadar
uykuda olduklarından sikayetçiydi.
Churchill, kendi deyimiyle “eylem basit ve etkili olabileceğinde harekete geçme
isteksizliği, açık düsünme eksikliği, en acil durum kendini gösterene kadar karar
mercilerinin saskınlığı, kendini koruma çanlarının bangır bangır çalana kadar
hiçbirsey yapılmamasından” sikayetciydi.
Bugün burada Churchill in “öğrenme özürlü” değerlendirmesinin ilk defa olarak
yanlıs olduğunu göstereceğimiz umuduyla konusuyorum. Bugün burada tarihten ders
alıp tehlikeleri önleyebileceğimiz umuduyla konusuyorum
Yesayanın 3000 sene önce söylediği ebedi sözlerin etkisinde, kuvvetli ve cesur
olalım. Bu tehlikeyi önleyerek geleceğimizi güvenlik altıma alalım, ve Allahın izniyle
kusaklar boyu sürecek bir barıs yaratalım.
15 Eylül 2009 Salı
YENI TAKSI TARIFESI
İstanbul'da taksi ücretleri yeniden düzenlendi. Düzenleme kapsamında gece tarifesi kaldırıldı.
İstanbul Taksiciler Esnaf Odası'nın zam talebini değerlendiren İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME), taksimetre açılış ücretini 2 TL'den 2,5 TL'ye, kilometre başına ücreti 1,3 TL'den 1,4 TL'ye çıkarttı. İlk 10 dakikası ücretsiz olmak üzere sonraki 5 dakikalık periyotlarla bekleme ücreti ise 0,25 TL olarak kaldı.
Düzenleme kapsamında gece tarifesini kaldıran UKOME, Silivri, Çatalca, Şile, Büyükçekmece, Sultanbeyli, Esenyurt ve Beylikdüzü'nde çalışan “C” ve “M” seri plakalı taksiler için ilçe hudutları dışına çıkılması durumunda sınır dışında kalan mesafe için kilometre ücretinin yüzde 50 zamlı uygulanması, bu araçların ilçe dışlarına yolcu götürebilecekleri, ancak gittikleri yerlerden yolcu alamayacakları, merkezi alanda çalışan “T” seri plakalı ticari araçların da söz konusu ilçelere yolcu götürebilecekleri, ancak buralardan yolcu alamayacakları uygulamasına devam edilmesini kararlaştırdı.
UKOME, köprü ve otoyol geçiş bedellerinin tamamının da müşteriden alınması uygulamasının devamı yönünde karar aldı.
Kadıköy, Seyrantepe, Zeytinburnu, Beşiktaş ve Aksaray'da belirlenen noktalarda 16 Eylül Çarşamba günü saat 24.00'e kadar taksimetrelerini ayarlatacak olan taksiciler, 17 Eylülde yeni tarifeyi uygulayacak.
“TAKSİCİ ESNAFI ZOR GEÇİNİYOR”
İstanbul Taksiciler Esnaf Odası Başkanı Semih Kaçanoğlu, yeni düzenlemeye ilişkin yaptığı açıklamada, İstanbul gibi günden güne büyüyen bir mega şehirde 24 saat hizmet veren taksici esnafının son dönemlerde büyük sıkıntılar çektiğini bildirdi.
Trafiğin artık günün her saatinde yoğun olduğunu, bu yoğun trafikte çalışan esnafın mazot ve LPG giderlerinin artmasıyla birlikte iş yapma olasılığının da yarı yarıya düştüğünü öne süren Kaçanoğlu, “15 Aralık 2007 tarihinde aldığımız yüzde 15'lik taksi zammının üzerinden 20 ay geçmiştir. Bu yüzden büyük ölçüde mağdur olunmaktadır. Taksici esnafı günlük kazancı ile zor geçinmektedir” dedi.
Kaçanoğlu, gece tarifesinin kaldırılmasına ilişkin de şu değerlendirmede bulundu:
“Ülkemizde yaşanan ekonomik kriz nedeniyle 18 bin taksinin gece işlerinin azaldığından dolayı müşteri bulamamaktan şikayet eden esnafımız ile yapılan toplantılarda, gece tarifesinin kalkması konusunda karar alınmıştır. Esnafımızın işlerinin artacağını tahmin etmekteyiz. Esnafımızın mağdur olmaması açısından da açılış yüksek tutulmuştur.”
11 Eylül 2009 Cuma
Istanbul'da meydana gelen sel afetinin geride biraktigi enkaz











Trakya'da Saray, Silivri, Selimpasa ve daha sonra Istanbul Ikitelli'yi vuran sel felaketi inanilmaz goruntuler ve buyuk maddi zarar ile maalesef 32 kisinin olumune yol acti; halen 8 kisinin de kayip oldugu ve arama kurtarma calismalarinin devam ettigi yetkililerce ifade edilmektedir.
Hicbir otoritenin geregi gibi gorev yapmamasindan kaynaklanan basibozuk yapilasma duzeni sonucu heba olup giden canlara mi yanmali, meydana gelen buyuk maddi zarara mi?
Felaketleri galiba insanlar kendi elleriyle hazirliyor, tabii sebep her zamanki gibi cehalet ve "bize birsey olmaz " mantigi.